31 Mayıs 2018 Perşembe

ALGILARDAKİ PEYGAMBER İLE KURAN’IN SÖZÜNÜ ETTİĞİ PEYGAMBER ANLAYIŞI!!!



Yüce yaratıcı kitabında her şeyin ölçüsünü belirlediği gibi, Resulünün de ne yapıp edeceğini,  görev alanı yetki ve sınırlarını belirlemiştir. Allah resulünü aşırı yüceltmeden,  ya da sıradanlaştırmadan Allah’ın dediği ölçülerde kabullenmek dini bir hüküm ve zorunluluktur.  Bu konu Müslümanlar arasında tartışmalı hale gelmiş, ilgili ayetlere anlam kayması yaptırılarak bir kısım Müslümanlar Allah resulünün görevi sadece tebliğ etmektir öğüt vermektir mealindeki ayetleri, diğer taraftan Resule uyan Allah’a da uyar anlamlarını içeren ayetleri bir birlerine karşı adeta silah gibi kullanır olmuşlardır. Oysa, anladığım kadarı ile tartışmanın kökünde söz konusu anlam içeren ayetlerin öncesi ve sonrasına bakılmadan  sure ve Kuran bütünlüğünden ayrıştırılarak  parçacı yaklaşılarak anlamlandırıldığından  yanlış sonuçlar çıkarılması neticesi sanki tezat varmış algısı uyandırıldığı görülmektedir.! Zira Allah’ta tezat olmaz. Tezatlık bizim bilgimiz dahilindeki yorumlarımızdadır.  Şöyle ki;


(Gâşiye: 21 “Öğüt ver, hatırlat! Çünkü sen ancak öğüt vericisin”. Derken 22 de ise “Onların üzerinde zorlayıcı değilsin” .”  Bir başka ayet (Neml: 92) de “O halde kim hidayete ererse, ancak kendisi için ermiş olur. Kim de saparsa, de ki: ‘Ben sadece uyarıcılardanım”


Bu konumda gelen ayet silsilesinde,  Allah’a ve muhataplara ait olan sınırlara girmemesi için Resule uyarılardır!. Mesela sen sadece tebliğ et onlar üzerinde baskıcı değilsin derken, ondan ziyadesine karışma, kişinin iradesine bırak!. Tebliğ ettiğin insanlar kabullenmezlerse ne üzül nede onlara baskı uygula. Dendiği gayet açıktır. Bu tür ayetler tebliğin ötesinde başka bir görevin yok anlamına asla gelmemektedir. Zira Kuran’ın başka ayetlerde de, O,  alemlere rahmettir, şahittir, uyarıcıdır, müjdeleyicidir, Allah'a çağırıcıdır,  ışıktır,  güzel  örnektir, vahyi açıklayan ve  uygulayandır, söz ve davranışları Allah Teala tarafından denetlenen ve yanıldığı takdirde uyarılan ve yanlışı düzeltilendir, Allah'ın ve meleklerin  yardımına mazhar olan, müminlere de, O'na yardım etmekle emrolunduğu kişidir.. denmektedir.


Kuran’da anlatılan resulle ilgili, amacından saptırılan  bir başka ayette "Resule itaat eden şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur"  ayeti ve benzerleridir ki, bunlar yorumlanırken;  Kuran bağlamından koparılıp  farklı mecralara çekilerek üzerinden  yüzlerce farklı görüş üretilen ayet silsilesindendirler! . Allah resulünü ikinci bir rab konumuna yüceltenimi,  kainatın onun yüzü suyu hürmetine yaratıldığı hikayesini mi!..? Allah’la sohbetinde Allah’ın buz gibi olan elini sırtında hissetmesi mi?..!!!!


Ayette ki itaat ölçüsünü aslında Kuran kendi içinde belirlemiştir. Resul neye itaat etti?- Allah’a.. Resul Allahtan gayri dine hüküm ilave edebilir mi? Hayır.. Dolayısı ile Resule itaat eden kime itaat etmiş olur? Elbette Allah’a .. Pekiyi  Resul itaatini ne ile gösterdi? Allahtan aldığı vahyi aynen muhataplarına tebliğ etmesi ve onu uygulaması ile. Tebliğ uygulamadan bağımsız olabilir mi? Olamaz çünkü  uygulaması olmayan bir şeyin aleni tebliğinden pek bir şey anlaşılmaz. Uygulaması olmayan bir tebliğ olsa idi, müminler arasında birlik beraberlik olmazdı!  Uygulamada tebliğin içindedir.  Neticede Allah resulü kendisine gelen emri tebliğ etti nasıl yapılacağının anlatarak uyguladı ve tavsiyede bulunda. Bundan öte onlar üzerinde baskı uygulamamak üzere de uyarıldı.


Necm 3 te “O, hevadan (Nefsine göre, Yani, kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz” ayetin gelince bu mekki bir ayettir. Mekkeliler Resule gelen her ayetten şüphe duyuyor, onu yalan, sihirbazlık ve  cinlerden yardım almakla itham ediyorlardı. Yüce Rab’ın bu ithamlara karşı, Resulün vahiy dediği hiçbir sözün kendi uydurması olmadığını  yönelik cevabıdır. Bu bağlamdaki ayetler sadece vahiyle ilgilidir.


Sonuçta, örnekliğe sahip çıkamamış, örnekliği taklitçiliğe çevirmiş bir  ümmetin bugünkü halinin nedeni aşırı yüceltme ve indirgemecilik değil mi?..! Yukardaki tercüme ayetlerde de görüldüğü gibi Resulün görevi sadece söz ile tebliğ değil, uyarılarak, uygulayarak öğreterek tebliğ etmektir. Bizim görevimizi de Kuran ölçüsünde ona uymaktır.                                                                         Resulün Kuran dışı günlük sosyal hayattaki davranışları,  kendine özgü alışkanlıkları, adetleri, kültürü, sevdikleri yada sevmedikleri bunları ifade etmek içinde sözleri vardır. Bunlar tamamen kişiseldir! Zira O  her şeyi ile  programlanmış iradesi elinden alınmış robot değil, insandır.. Her bir şeyini taklit etmek de  din  değildir. Allah resulünün bütün bu yönlerini görmezlikten gelip, O kuranı tebliğ etti, vazifesi bitti bizimle bağı koptu,  ya da onun her sözüne her hareketine her alışkanlığına  maksadı anlamadan Allah’a itaat eder gibi et yada taklit et  mantığı zannımca Kuran’a aykırılıdır. Bu konuda tek ölçü Kuran’dır.  Resulü Kuran’dan  bağımsız bir yerle oturtmak  kendini Müslüman yada  Kuran Müslümanıyım diyenlere asla yakışmamaktadır. Bir birinden farklı bu iki görüş mutlaka bir orta yolu bulmak zorundadır. Kimsenin Kuran ve uygulaması dışında dinde ıskonto ve artırıma gitme yetkisi yoktur.


                         Hüseyin KOÇ