Sahabe
Müslümanların gözünde vahye muhatap olan bir peygamber değil, , masum
değil, Onlar; cahiliyenin canavarlaştırdıkları azgın bir topluluğun
içinden güzel peygamberimiz Hz Muhammed’den etkilenip islamı kabul eden, 23 yıl
boyunca yavaş yavaş cahiliye adetlerinden uzaklaştırılan Hz Peygamberin
talebeleri, gözdeleri, sevgilileri, arkadaşlarıdır. Allah O güzel dostuna
çirkin arkadaşı kötü akrabayı layık görür mü? Ona layık olmayanları da zaten,
Yüce Rabbim O güzide insanın etrafından farklı şekillerde hemen
temizlemiştir. Ancak, hata yapıp sonra tevbe edip, bir merhale
katlettikten sonra yine hata yapıp iki kez tövbe edip, iki üç merhale katledip
belli bir süreçte kademe kademe olgunlaşan ve ona layık olmaya çalışanlar da
olmuştur. Sahabe hatalarına vurgu yapan ayetlerin muhatabı sadece onlar olsaydı
bugün bunların ne önemi olabilirdi ki. Oysa Tabii ki Allah ilk zaman
müminlerinin en küçük hatalarını sayıp dökecekti ki bizler neyin hata, neyin
çirkinlik, neyin güzellik olduğunu onlar üzerinden anlayalım ve bizde Allah’ın ayetleri ile inşa olalım
diye! Bu ayetlerin muhatabı olarak sürekli başkalarını görmek isteyenlere
şaşmamak mümkün değil.! Söz konusu ayetlerin muhatabı olarak herkes kendini bir
görsün bakalım ayetin neresindesiniz!? Yüce Rabbım halimize, yaşantımıza,
nefsimize bakıp da ne olduğumuzu vahiyle bildirseydi, acaba kim kimin
yüzüne bakabilirdi!....
Allahın sevgili kulları gelin her harekette, her cümlede polemiği bırakalım. Düşmanlık gözleri bu kadar kör etmesin. Haşa Allah yüce kitabında aramıza nifak sokmaya mı çalışıyor. Bu yapılanların anlamı bu değimli? Nefret islamın yok etmeye çalıştığı kötü duygu değil mi? Neden hala bu tohumlar ekilir, filizlendirilir, çoğaltılır katmerleştirilir? Hem bunu yapacaksınız hem de orada islamı ve vahdeti arayacaksınız ne acayip şey Allah’ım!
Allahın sevgili kulları gelin her harekette, her cümlede polemiği bırakalım. Düşmanlık gözleri bu kadar kör etmesin. Haşa Allah yüce kitabında aramıza nifak sokmaya mı çalışıyor. Bu yapılanların anlamı bu değimli? Nefret islamın yok etmeye çalıştığı kötü duygu değil mi? Neden hala bu tohumlar ekilir, filizlendirilir, çoğaltılır katmerleştirilir? Hem bunu yapacaksınız hem de orada islamı ve vahdeti arayacaksınız ne acayip şey Allah’ım!
Beğenmediğiniz acımasızca eleştirdiğiniz,
küfürle itham ettiğiniz, bir sürü iftira attığınız kişiler, Hz
Peygamberin hanımlarıydı. Allah onlar sizin analarınız diyor ya! Haşa Allah
kendi kendi ile çelişkiye mi düştü!?.. Allah’a saygınızı da mı yitirdiniz?
Herkes kendi çirkinlerini görmüyor fitneden fesattan geri durmayıp kemikleri
kalmamış insanların aleyhinde oluyorlar. Bu mu sizin dini
anlayışınız!!!!?
Ne derseniz deyin Hz Resulullah Hz Ayşe’nin dizlerinde gözlerini yumdu. Ona çok güzel şeyler söyledi. Onunla çok mutlu olduğu anlar oldu. Etrafındakiler onun Dostlarıydı. Akrabalarıydı. Eğer bunların hataları Allah katında affedilmeyecek idiyse o gerekeni yapar hayattayken onun tedbirlerini alır ümmetine bazılarının söylemeye çalıştığı gibi şifreli şeyler söylemezdi!. Çünkü O herkes tarafından okunsun anlaşılsın diye gönderilen yüce Kuran’ın inşa ettiği zattır.
Ne derseniz deyin Hz Resulullah Hz Ayşe’nin dizlerinde gözlerini yumdu. Ona çok güzel şeyler söyledi. Onunla çok mutlu olduğu anlar oldu. Etrafındakiler onun Dostlarıydı. Akrabalarıydı. Eğer bunların hataları Allah katında affedilmeyecek idiyse o gerekeni yapar hayattayken onun tedbirlerini alır ümmetine bazılarının söylemeye çalıştığı gibi şifreli şeyler söylemezdi!. Çünkü O herkes tarafından okunsun anlaşılsın diye gönderilen yüce Kuran’ın inşa ettiği zattır.
Pekiyi size de ne oluyor. Sizin esas
derdiniz bu değil. Nedir?
Hz Ali’ye dostluk ve muhabbetten dolayı yakın olan ve Ali Şiası denilen gruptan sonra ortaya çıkan siyasi hareketin yani Şiacıların, Abdullah ibni sebe ile ortaklaşa yürüttükleri projede, yani İslama Yıkma girişimlerinde SAHABE yi önlerinde tek engel görüyorlardı.. Kuran’a bile saldırdılar. Görmediniz mi? Kuran’dan şüpheye düşürmek için olmadık yalan söyleyip El kafi’ ve diğerlerinin kitaplarına soktular.[1] Sonra islamın tanımındaki imameti saptırarak zerdüşlük geleneğindeki kral konumuna soktular onlar adına binlerce hadis uydurdular. Şimdi görüyorum ki bazıları farkında olmadan Allah düşmanlarının avukatlığını sürdürüyorlar.
Resullulahı yakından gören onun her türlü söz ve davranışlarını izleyen onu gelecek nesillere taşıyan, HZ peygamberin sevdiği en güzel kuşak olarak nitelediği bir zümreye düşmanlık besleyenlerin neyi amaçladığı bilinir de, bugün inancından hiç kuşku duyulmayacak bir neslin, eski kalıntı dinozorlaşmış anlayışları aşamayıp onların diliyle konuşmayı sürdürmesini doğrusu ben anlayamıyorum. Birazcık aklını kullanan insan görür ki sahabeden her birisinin islama girişi farklı farklı zaman dilimlerinde olmuştur. Dolayısıyla her birinin terbiye süreci de farklı zaman dilimlerine yansımaktadır. Onların hata yapmalarından daha doğal ne var ki. Onlar masum değillerdi ki! İlk dönemlerinde yaptıkları hataları çabuk kavramış ve tövbe etmişlerdir. Sonra tekrar, ve tekrar. Her defasında daha büyük pişmanlıklar içinde tövbe etmişlerdir. Onlar ilk dönem Müslümanlarıdır, elbette hataları yaşaya yaşaya öğreneceklerdi. İslamı bir program içine koyup insanlara yüklemediler ki, bu programın gerekliliğini yapsın, hatasız yaşasınlar!. Şimdi bile islamı her yönüyle kavradım diye ortaya çıkan insanların ne pislikleri görünüyor. Başta bu fitneye alet olanların yaptıkları gibi..! Kaldı ki Yüce Rabbim; Tevbe süresinde Ashâb-ı kirâmdan razı olduğunu ve onlar için ebedi nimetler, saadetler hazırladığını şöyle beyan ediyor:
“Muhacirlerden ve Ensardan İslam’a girmekte ilk önce geçenler ile bunlara güzelce tâbi olanlar… Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular. Allah onlara altlarından nehirler akan Cennetler hazırladı ki, içlerinde sonsuz kalacaklar. İşte büyük kurtuluş bu.” (Tevbe Sûresi, 100)
Hz Ali’ye dostluk ve muhabbetten dolayı yakın olan ve Ali Şiası denilen gruptan sonra ortaya çıkan siyasi hareketin yani Şiacıların, Abdullah ibni sebe ile ortaklaşa yürüttükleri projede, yani İslama Yıkma girişimlerinde SAHABE yi önlerinde tek engel görüyorlardı.. Kuran’a bile saldırdılar. Görmediniz mi? Kuran’dan şüpheye düşürmek için olmadık yalan söyleyip El kafi’ ve diğerlerinin kitaplarına soktular.[1] Sonra islamın tanımındaki imameti saptırarak zerdüşlük geleneğindeki kral konumuna soktular onlar adına binlerce hadis uydurdular. Şimdi görüyorum ki bazıları farkında olmadan Allah düşmanlarının avukatlığını sürdürüyorlar.
Resullulahı yakından gören onun her türlü söz ve davranışlarını izleyen onu gelecek nesillere taşıyan, HZ peygamberin sevdiği en güzel kuşak olarak nitelediği bir zümreye düşmanlık besleyenlerin neyi amaçladığı bilinir de, bugün inancından hiç kuşku duyulmayacak bir neslin, eski kalıntı dinozorlaşmış anlayışları aşamayıp onların diliyle konuşmayı sürdürmesini doğrusu ben anlayamıyorum. Birazcık aklını kullanan insan görür ki sahabeden her birisinin islama girişi farklı farklı zaman dilimlerinde olmuştur. Dolayısıyla her birinin terbiye süreci de farklı zaman dilimlerine yansımaktadır. Onların hata yapmalarından daha doğal ne var ki. Onlar masum değillerdi ki! İlk dönemlerinde yaptıkları hataları çabuk kavramış ve tövbe etmişlerdir. Sonra tekrar, ve tekrar. Her defasında daha büyük pişmanlıklar içinde tövbe etmişlerdir. Onlar ilk dönem Müslümanlarıdır, elbette hataları yaşaya yaşaya öğreneceklerdi. İslamı bir program içine koyup insanlara yüklemediler ki, bu programın gerekliliğini yapsın, hatasız yaşasınlar!. Şimdi bile islamı her yönüyle kavradım diye ortaya çıkan insanların ne pislikleri görünüyor. Başta bu fitneye alet olanların yaptıkları gibi..! Kaldı ki Yüce Rabbim; Tevbe süresinde Ashâb-ı kirâmdan razı olduğunu ve onlar için ebedi nimetler, saadetler hazırladığını şöyle beyan ediyor:
“Muhacirlerden ve Ensardan İslam’a girmekte ilk önce geçenler ile bunlara güzelce tâbi olanlar… Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’tan razı oldular. Allah onlara altlarından nehirler akan Cennetler hazırladı ki, içlerinde sonsuz kalacaklar. İşte büyük kurtuluş bu.” (Tevbe Sûresi, 100)
Acaba bu ayet hiç mi bir şey çağrıştırmıyor?.
Bu ayeti okur okumaz anlam kaydırması yapanlar, başka anlamları yamamaya
çalışmakla haşa Allah’ın fikrinin de mi değiştireceğini sanıyorlar!..? Doğrusu
kalbi katılaşmış insanlara şaşmam da bu çirkinliğin etkisinde kalanlara
Allahtan doğruyu hakkı hak bilip haktan anlamak ve gitmelerini dilerim.
Yine aynı sürede Cenâb-ı Hak sahabe-i Kirâmı överek onların İslâm uğrunda can ve mallarıyla cihat ettiklerini ifade ediyor ve kendilerini hayır ve ihsan ile şöyle müjdeliyor:
“Lâkin peygamber ve emrindeki müminler mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. Bunları görüyor musun, bütün hayırlar işte onlar içindir. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir. Allah onlara altından nehirler akan Cennetler hazırladı. İçlerinde sonsuza dek kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe Sûresi, 88-89)
Tevbe suresinin 40. ayetinde buyruluyor ki:
(Eğer siz ona (Resulullaha) yardım etmezseniz (ne önemi olur ki); ona Allah yardım etmiştir. Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına [Ebu Bekir’e] üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu.)
Bu ayette, Allah, Hz. Ebu Bekir’in, Resulullahın sahibi yani arkadaşı olduğu bildiriliyor. Ayette sahibini (Onun arkadaşı) diye geçiyor. Eshab, arkadaşlar demektir. Demek ki Hz. Ebu Bekir’in sahabiden olduğu âyetle sabittir.
Yine aynı sürede Cenâb-ı Hak sahabe-i Kirâmı överek onların İslâm uğrunda can ve mallarıyla cihat ettiklerini ifade ediyor ve kendilerini hayır ve ihsan ile şöyle müjdeliyor:
“Lâkin peygamber ve emrindeki müminler mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. Bunları görüyor musun, bütün hayırlar işte onlar içindir. İşte bunlar kurtuluşa erenlerdir. Allah onlara altından nehirler akan Cennetler hazırladı. İçlerinde sonsuza dek kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur.” (Tevbe Sûresi, 88-89)
Tevbe suresinin 40. ayetinde buyruluyor ki:
(Eğer siz ona (Resulullaha) yardım etmezseniz (ne önemi olur ki); ona Allah yardım etmiştir. Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına [Ebu Bekir’e] üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu.)
Bu ayette, Allah, Hz. Ebu Bekir’in, Resulullahın sahibi yani arkadaşı olduğu bildiriliyor. Ayette sahibini (Onun arkadaşı) diye geçiyor. Eshab, arkadaşlar demektir. Demek ki Hz. Ebu Bekir’in sahabiden olduğu âyetle sabittir.
Allah’ın bak dediği yerden bakarsanız
Allah’ın görmenizi istediği şeyi görürsünüz. Aksi halde Allah’ın ayetlerini bırakır
da Kerbela hadisesinden yüz yıl sonra Sıffın savaşı ile ilgi en çok kaynak gösterilen ve yalancı olduğu bilinen azılı şii Ebu Muhannef ile yine Sahabe ile ilgili en çok rivayet eden sahabe
düşmanı olarak bilinen etrafta yalancılığı ile nam salan ve azılı bir şii olan Hişam bin Muhammed bin es Saib el Kelbi
‘nin rivayetlerine itibar ederseniz ve bütün dini referanslarınızı bu iki
yalancının sözlerinden oluşturursanız acaba sizin kitabını Kuran’ mı olur,
yoksa Kurgulanmış Tarih mi?
Bugün
bütün İslam dünyasında bu konularla ilgili rivayetlerin büyük bir çoğunluğu bu
kişilerden gelmesinin sebebi, İslam Alimleri Hz Peygamberin hakiki söz ve fiilerini toparlamakla meşgulken, bu yalancıların o tarakta bezi
olmaması nedeniyle dedikodu, yalan, iftira ve Abdullah İbni Sebe’ ideolojisine yardım ve yataklık etme gayretinden gelmedir.
Çünkü hakiki İslam alimleri Tarih konusunda kitaplarına koyacak fazla bir
rivayet bulamadıkları için bu iki yalancıdan gelen kaynaklara itibar etmek
zorunda kalmışlardır.
Merak ettiğim şudur. Sahabe ile ilgili zanda bulunmak,
onların gıybetini etmek, küfür etmek, İslam adına ortaya çıkmış olan zümre ve
gruplara ne kazandırır? Ve bunlar kime ve neye hizmet ederler!!!? Kaldı ki bu
davranışlar ölmüş veya yaşayanlar için bütünüyle Allahın
yasakladığı şeydir.
Ben onlarla ilgili kötü zan beslemiyorum. Varsa ki günahları elbette vardır çünkü insandırlar. Onların günahlarını Allah bana sormayacak. Affettiyse ya da affetmediyse sonuçta kıyamette şahit olacağız. Ya onlar Allahın sevdiği kullar ise, ki ben bundan eminim. Acaba düşmanlık yapanların hali nice olur!!!.?
Sahabeyi seven Müslümanların yalana teveccühü hiç olmamıştır. Hiçbir kılıfa yalanı sokarak kullanmamışlardır. Onlar Hz Peygamber adına yalan uydurmadan fersah fersah kaçınmışlardır. Bu sitede bir arkadaşı takip ediyorum. Sahih kitaplarda Hz. Ali’nin üstünlüğünü anlatan metinleri gösterirken, söz konusu kitabın nasıl önemli ve doğru bir kitap olduğunu anlatıyor. Söylediklerine katılıyorum. Ama şöyle bir çelişki yaşıyor, aynı kitabın diğer sayfalarında Sahabeyi metheden hadisleri görmezden geliyor ve kitabın sahihliği onun gözünde orada bitiyor, Başka bir kitap da İmamı Gazali’nin bir kitabında yine bu konularla ilgili kendi anlayışına uygun bir cümleyi yada sayfayı kopyalıyor, metne ilaveler yapıyor. O kitabın konuyu doğru anlattığını söylüyor. Sanra da bizim doğrularımız her yerde ispatlanıyor diyor. Onun doğrusu da sanki başkalarını eğrisi. HZ Peygamberimizin Ehlibeyti Allah’ın sevgileri ve evliyalarıdır. (Bu kavramı bizler Kuran’ın anlattığı gibi geniş anlamda anlarız. Alan daraltması yapmayız.) Her insanın üstün özelliklerinin övülmesi gibi, Hz Peygamber farklı ortamlarda yanlış anlaşılan yanlış bilinen ortamlarda bu güzel insanları savunmuş ve övmüştür. Bu övgü onların hak ettiği bir şeydir zaten bundan kimse rahatsız olamaz olmazda. Onlar bütün İslam aleminin sevgilileri.
Ben onlarla ilgili kötü zan beslemiyorum. Varsa ki günahları elbette vardır çünkü insandırlar. Onların günahlarını Allah bana sormayacak. Affettiyse ya da affetmediyse sonuçta kıyamette şahit olacağız. Ya onlar Allahın sevdiği kullar ise, ki ben bundan eminim. Acaba düşmanlık yapanların hali nice olur!!!.?
Sahabeyi seven Müslümanların yalana teveccühü hiç olmamıştır. Hiçbir kılıfa yalanı sokarak kullanmamışlardır. Onlar Hz Peygamber adına yalan uydurmadan fersah fersah kaçınmışlardır. Bu sitede bir arkadaşı takip ediyorum. Sahih kitaplarda Hz. Ali’nin üstünlüğünü anlatan metinleri gösterirken, söz konusu kitabın nasıl önemli ve doğru bir kitap olduğunu anlatıyor. Söylediklerine katılıyorum. Ama şöyle bir çelişki yaşıyor, aynı kitabın diğer sayfalarında Sahabeyi metheden hadisleri görmezden geliyor ve kitabın sahihliği onun gözünde orada bitiyor, Başka bir kitap da İmamı Gazali’nin bir kitabında yine bu konularla ilgili kendi anlayışına uygun bir cümleyi yada sayfayı kopyalıyor, metne ilaveler yapıyor. O kitabın konuyu doğru anlattığını söylüyor. Sanra da bizim doğrularımız her yerde ispatlanıyor diyor. Onun doğrusu da sanki başkalarını eğrisi. HZ Peygamberimizin Ehlibeyti Allah’ın sevgileri ve evliyalarıdır. (Bu kavramı bizler Kuran’ın anlattığı gibi geniş anlamda anlarız. Alan daraltması yapmayız.) Her insanın üstün özelliklerinin övülmesi gibi, Hz Peygamber farklı ortamlarda yanlış anlaşılan yanlış bilinen ortamlarda bu güzel insanları savunmuş ve övmüştür. Bu övgü onların hak ettiği bir şeydir zaten bundan kimse rahatsız olamaz olmazda. Onlar bütün İslam aleminin sevgilileri.
Lütfen hakarete, suçlamaya gerek duymadan polemiğe
girmeden neden “Sahabe Düşmanısınız”
Hz Peygamberimiz Hz Ali övdü ve Halifem olacak demişse zaten halife oldu. Hz Peygamberimiz bu konuda doğru söylemiş. Nitekim bir sefer dönüşünde Hz Ali’nin emrini dinlemeyenlere karşı Hz Ali’nin haklı uygulamasını anlayamayanlar haksızlık edenlere, onun hakkında ileri geri konuşanlara Takıldığınız konu sıralamada mı? Bu sıralama doğru değilse Allah’ın muradı bu yönde değilse, haşa onun muradının yönünü kim değiştirebilir? Lütfen insan muhatap olduğu kişilerin biraz daha mantıklı olmasını arzu ediyor.
Hz Peygamberimiz Hz Ali övdü ve Halifem olacak demişse zaten halife oldu. Hz Peygamberimiz bu konuda doğru söylemiş. Nitekim bir sefer dönüşünde Hz Ali’nin emrini dinlemeyenlere karşı Hz Ali’nin haklı uygulamasını anlayamayanlar haksızlık edenlere, onun hakkında ileri geri konuşanlara Takıldığınız konu sıralamada mı? Bu sıralama doğru değilse Allah’ın muradı bu yönde değilse, haşa onun muradının yönünü kim değiştirebilir? Lütfen insan muhatap olduğu kişilerin biraz daha mantıklı olmasını arzu ediyor.
http://velayetcom.blogspot.com/2011/11/m.html
[1] CEBRAIL’IN ayettir 17.000
Kuran, getirdiği Muhammed’e hz.( Kuleyni el Kafi, c.1 s.463 ), (Kuleyni, Kafi, c. 1, s. 339341), (Kuleyni,
elKafi, c.8 sç125 ).,
ElKummi elHısal, s. 83), Muhsin elKaşi, EsSafi 6.
Mukaddime s),
(etTabersi, elİhticac, s.70), Kuleyni, elKafi, c.2 s.633).
EtTabersi, elİhticac, s. 223).