29 Eylül 2009 Salı

Ayrışmayı Gercekleştirmek Adına Şiilerce İslama Sokulan Bidatlar

Şiiliğin islama ilave ettiği bir çok bid'at mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de  diğer itikadi anlayıştan farklı bir başka uygulamaladı da hemen hemen hepsinin, namazlarında toprak üzerine secde etmeleridir. Onlara göre namazda secde, ancak toprak veya toprak ürünleri üzerinde olursa caiz sayılmıştır. Bu toprak Hüseyin’in şehit olup pak cesedinin defnedildiği Kerbela toprağıdır. Dikilen ve yenenin üzerinde secde etmek caiz değildir. Şiiler Kerbela gibi belirli bir yerin toprağından uzun, dörtgen, daire şeklinde çeşitli şekiller yaparak bulundukları yerde namaz vakti olunca onun üzerine secde etmeyi emretmişlerdir.
Toprak üzerine secde edenlerin çoğu, bunu öpüp teberrük ediyorlar. Bazı durumlarda da Şii fıkhında toprak yemek haram olmasına rağmen, şifa niyetiyle Kerbelâ toprağının bir parçasını yemektedirler. Bazıları da bu topraktan şekiller meydana getirip ceplerinden taşıyarak yolculuklarında beraberlerinde bulunduruyorlar ve takdis ediyorlar!...
Bunlar diğer İslami fıkraların mescitlerinde namaz kılarken bu görüntüyü vermekten çekinerek takıyye ile amel eder ve toprakları gizlerler. Şiiler alışıla gelen bir adet olarak diğer islami fıkraların camilerindeyken çoğunluğunun tuhaf bakıp alay etmesinden çekinerek, takıyyeyi esas alıp o toprağı gizlemektedirler Şii olmayan birçok kimseler meseleyi karıştırarak bu toprakları Şiilerin secde ettikleri putlar olarak yorumlamışlardır. Bundan başka şii fakihleri, yolcunun İmam Hüseyin’in kabrine on beş arşın uzaklıkta bulunurken, namazı seferi değil tam olarak kılma fetvası vermekten geri durmamışlardır. Resulullah’ın vefatıyla vahyin kesilmesinden sonra da hiçbir eseri bulunmayan bir meselede nasıl böyle ictihad edildiğini anlamak mümkün değildir.
Bu bidat sonradan gelişmiştir. Şerefli Peygamber sav. hiçbir defa Kerbela toprağı üzerine secde etmediği gibi, ne İmam Ali, ne de kendisinden sonra gelen diğer imamlar Kerbela toprağı diye bir toprak üzerine secde etmemişlerdir.
İmamların hususiyeti Allah’ın kitabını ve cedlerinin sünnetini daha iyi anlamış ve bilmiş olmalarına rağmen. Allah’ın kitabında ve Resulü’nün sünnetinde olmayan bir şey hakkında kanun veya hüküm çıkarmadıkları gibi, asla böyle bir iddiada da bulunmamışlardır. Ancak Şia fakihleri imamlar adına bu tür bidatlerin gelişmesine sebep olmuşlardır.
İmtiyazları risaletin gönderildiği ve vahyin indiği evde doğmuş olmaları ve şeriat hükümlerinin babadan oğla intikal etmiş olmasından ibarettir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder